ANA QUANTUM ALAN DEHR VE BU ALANA YAPILAN TESİR,ETKİLER,SİHR

28 Temmuz 2025 23:59 tsi

İnsan medeniyetinin şu an içinde bulunduğu zaman diliminde, atom altı parçacık Fiziği ile ilgili erişilen bilgiler ışığında temel kabullerin artık farklı değerlendirildiği bir durumla karşı karşıyayız[o1] .Yaratılış ve tüm süreç verileri bu yeni kabullerle tekrar şekillenmekte,yeni tez,hipotez ve fikir dalgalanmaları zihinlere bambaşka kapılar açarak yeni acabalara yol açmaktadır.

Bu yazımızda Doktora tezimizle paralel olacak şekilde yeni bir bakışla son güncelleme Kur’anda geçen “ DEHR “ kavramını ele almaya çalışacağım.Kur’an ayetleri ışığında yazımız ilerleyecek.Bu ayetleri yazarak devam edelim.

DEHR-1:İnsanın üzerinden, dehrden bir süre geçmiştir ki o, henüz anılmaya değer bir şey bile değildi.

CASİYE-24:Hayat; ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak Dehr helak eder, dediler. Oysa onların bu konuda bilgileri yoktur. Başka değil, onlar sadece zannediyorlar.

BAKARA-102:Tuttular Süleyman mülküne dair Şeytanların uydurup takib etdikleri şeylerin ardına düştüler, halbuki Süleyman küfretmedi ve lâkin o şeytanlar küfr ettiler, nasa sihir ta´lim ediyorlar ve Babilde Harut Marut iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı, halbuki o ikisi «biz ancak fitne için gönderildik sakın sihir yapmayı tecviz edib de kâfir olma» demedikce bir kimseye öğretmezlerdi, işte bunlardan kişi ile zevcesinin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allahın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilir değillerdi, kendilerine zarar verecek, menfaati olmıyacak bir şey öğreniyorlardı, kasem olsun onu her kim satın alsa her halde onun Ahırette bir nasibi yok, bunu muhakkak bilmişlerdi amma canlarını sattıkları o şey ne çirkin bir şeydi onu bilselerdi.

Kırmızı fontla işaretlediğim yerlere dikkatinizi çekeceğim öncelikle.Çünkü yazımızın ana eksenini bu kavramlar oluşturacak.Dehr kavramıyla başlayalım.Etimolojik olarak; Çağ,zaman,bölünemeyen bir zaman süreci diye tanımlanmıştır.Batı terminolojisinde ise Eon diye en yakın tanıma ulaşılabilir.Eon; Ölçülemeyecek kadar çok uzun zaman manasına gelir.Dikkat edilirse her iki tanımlamada zaman üzerinden bir açıklama getirilmeye çalışılmış.Ben bu tanımlamanın gerçeği yansıtmadığını düşünmekteyim.Eon ifadesi gnostizizimde; Tanrının çeşitli şekillerde,kendisinden ortaya çıkması,sızması olarak ele alınmıştır ki benimtezimle tam birebir örtüşmesede diğerlerine göre daha yakın bir pozisyondadır.Quantum teorisiyle düşünürsek durumun salt zaman kavramıyla açıklanamayacağı bana göre nettir.Dehr-1. Ayetteki ifade aynen şöyledir; “ İnsani HİNUN mined DEHRİ “ Hinun, süre anlamına gelmektedir.İnsanın üzerinden Dehr’den bir süre.Dendiği gibi Dehri zaman diye ele alsak,bir zaman akışı var ve bu akıştan bir süre gibi anlaşılmakta.Peki sormazlar mı? Bu hangi zaman akışı? Quantum teorisine göre salt,tek bir zaman akışından bahis edilemez.Çünkü,zaman mekana,o mekanın kütlesine bağlı göreceli bir durumdur.Dünyada duran bir kişi ile,ışık hızıyla dünyadan ayrılan bir kişi için zaman aynı ölçekte değerlendirilemez.Dolayısı ile Dehr bambaşka bir kavram olarak quantik bilgi ve teoriler ışığında ortada durmaktadır.Casiye-24.Ayette“ Dehr’den başkası bizi helak etmez “ denilmektedir.Dünya hayatında yaşar ve ölürüz ifadesi önünde geçen ifadedir.Bunu söyleyenler bu Dehr kavramını biliyorlar ki var’a çıkmalarını dileyen, onları bir quantum alanından tesir ve alakayla çıkarmış ve eğer o tesiri yapan, isterse dehre yeniden tesir eder ve bunları var’a çıkmamışki hallerine geri döndürür yani bir bakıma helak eder.İş burada düğümleniyor işte.Demekki bu Dehr kavramı sadece zaman olarak ele alınamaz.Tüm olası Zamanları da potansiyelinde barındıran,tüm olasılıkları içeren ilk Quantum alanı ifade ediyor bana göre.

Geldiğimiz şu noktada şu soru sorulabilir.Peki,bu Quantum alanına kim baktı? Tesir/alakasını nasıl yaptı ve kurdu? Son güncellemeye bakacağız yine.

Yasin-82: Bir şeyi murad ettiği zaman, O´nun emri sadece ona; ol, demektir. O da oluverir.

Allahın,Rabbin ya da bizin değil; O’nun! Ama şunu da göz önünde tutalım bu işareti verirken.O yani Kadir-i Mutlak bir alana bakmak,tesir etmekten beridir.Bu mekanizmayı sayın Oktan KELEŞ bey efendinin yazı ve eserlerinden anlayabiliriz burada ben yazmayacağım.Allah diye tecelli eden mekanizma bu tesir ve alakayı, o oluşan ilk Quantum alana yapmakta.O, ol der,oluverir.Bunu insan tahammül hududuna indiren de işte bu mekanizmadır.

Kehf-51: Oysa Ben onları; ne göklerin ve yerin yaratılmasında, ne de kendilerinin yaratılmasında şahid tuttum. Sapıkları da hiç bir zaman yardımcı edinmiş değilim.Demek ki bu ilk Quantum alana yapılan tesire kimse şahit değil.

Ol tesiri,KÜN.Dehr quantum alanına sesleniş,ses,frekans.Çift yarık deneyindeki gözlemci tesirini düşünelim lütfen.Günlerden bir günde Kam babam “ Acaba biz hiç bakılmamış bir alana mı tesir ediyoruz yoksa bakılmış ve aslında süreci başlamış,şekillenmiş bir alana ikincil olarak mı bakıyoruz? “ demiştiler.Bu yazı işte bu soru üzerine zihnimde şekillenmeye başladı.Sorular sorular.O zaman özgür irade kadük olmuyor mu?denilir ki deniliyor.Zaten şekillenmiş,sınırlandırılmış bir quantum alanında benim özgür irademin hükmü ne olur ki bu durumda? O’nun muradını iyi anlamak en azından anlamaya çalışmak lazım.Onca din,klik,mezhep,inanış,kültler ile konu sulandırılmış olabilir mi diğer malik diye geçinenlerce?Sonra “ateşle korkuttular,cennet cehennem verdiler,kafir dediler bize” diyenlerin bir çift sözü olmasın mı? Neyse biz devam edelim.

Dehr quantum alanına Kün tesiri.Bu Kün tesirini quantum verileri ile değerlendirmeye çalışalım. Kuantum mekaniğinde Kün etkisi veya yaygın adıyla Kuantum Zeno Etkisi, bir kuantum sisteminin sık sık gözlemlenmesinin, o sistemin evrimini yavaşlatabileceğini veya tamamen durdurabileceğini ifade eden bir fenomendir. Bu etki, kuantum mekaniğinin temel ilkelerinden biri olan ölçümün sisteme etkisi ile ilişkilidir ve adını antik Yunan filozof Zeno'nun paradokslarından alır.Kün Etkisi Nedir?Kün etkisi, bir kuantum sisteminin sürekli veya çok sık aralıklarla ölçülmesi durumunda, sistemin başlangıç durumunda "donmuş" gibi kalma eğiliminde olduğunu belirtir.( Kehf ashabını düşünelim lütfen) Örneğin, bir parçacık belirli bir durumda (örneğin bir enerji seviyesinde) bulunuyorsa ve bu durum sık sık ölçülüyorsa, parçacığın başka bir duruma geçiş yapma olasılığı önemli ölçüde azalır. Bu, kuantum sistemlerinin ölçümle etkileşime girme biçiminden kaynaklanır.Temel Mekanizma Kuantum Süperpozisyonu: Bir kuantum sistemi, birden fazla durumda aynı anda bulunabilir (süperpozisyon). Örneğin, bir atom hem uyarılmış hem de temel durumda olabilir. Ölçüm ve Dalga Fonksiyonu Çökmesi: Kuantum mekaniğine göre, bir sistem ölçüldüğünde dalga fonksiyonu belirli bir duruma "çöker". Bu, sistemin süperpozisyon halinden tek bir duruma geçiş yapması anlamına gelir.

Sık Ölçümler:Eğer sistem çok kısa aralıklarla ölçülürse, dalga fonksiyonunun evrimi engellenir. Her ölçüm, sistemi başlangıç durumuna "sıfırlar" ve bu durumun değişme olasılığı azalır.Matematiksel olarak, bu etki Heisenberg belirsizlik ilkesi ve zaman-enerji belirsizliği ile ilişkilidir. Sık ölçümler, sistemin zaman evrimini kesintiye uğratır ve Schrödinger denkleminin normal evrimini engeller.Bu sık ölçüm ifadesinin “ Her an şandadır” ayetiyle paralelliği ilgi çekicidir.Demek ki bu Dehr alanı sık ölçüm / şan ile bir akışta tutulmakta,diğer akışlar buna göre yapılanmaktadır. Önemli Noktalar-Paradoksal Görünüm: Kün etkisi, klasik fizikte sezgilere aykırıdır çünkü klasik sistemlerde gözlem, sistemin evrimini değiştirmez.Ancak kuantum mekaniğinde ölçüm, fiziksel bir müdahaledir.Kün etkisi, kuantum bilgi işleminde, kuantum hata düzeltme algoritmalarında ve kuantum sistemlerinin kontrolünde kullanılabilir. Örneğin, kuantum bitlerinin (qubit) istenmeyen durumlara geçişini önlemek için bu etki kullanılabilir(Bilamların müdahaleleri). Anti-Kün Etkisi: Tersine, bazı durumlarda sık ölçümler bir sistemin evrimini hızlandırabilir.Bu, Kuantum Anti-Zeno Etkisi olarak adlandırılır.Olasılık Aleminde Gerçekleşme Kün etkisi, olasılık aleminde (kuantum mekaniğinin olasılıksal doğasında) önemli bir rol oynar çünkü ölçüm, kuantum sisteminin olasılık dağılımını değiştirir. Kuantum sistemleri, süperpozisyon ve dolanıklık gibi özellikler nedeniyle klasik olasılık teorisinden farklı davranır. Kün etkisi, bu olasılıkların nasıl manipüle edilebileceğini gösterir ve kuantum mekaniğinin deterministik olmayan doğasını vurgular.Gerçek Dünya Örnekleri...Kuantum Bilgisayarlar: Kün etkisi, kuantum bitlerinin durumlarını korumak için kullanılabilir.Radyoaktif Bozunma: Laboratuvar deneylerinde, sık ölçümlerle radyoaktif bozunmanın yavaşlatıldığı gözlemlenmiştir.Optik Sistemler: Lazerle uyarılmış atomların enerji seviyesi geçişlerinin kontrolünde Kün etkisi kullanılabilir.Kün etkisi, kuantum mekaniğinin en ilginç ve sezgilere aykırı yönlerinden biridir. Sürekli ölçümün bir kuantum sisteminin evrimini durdurabilmesi, kuantum dünyasının olasılıksal doğasını ve ölçümün fiziksel etkisini açıkça ortaya koyar. Bu etki, hem teorik hem de pratik olarak kuantum fiziği ve teknolojisi alanında önemli bir yere sahiptir.Zeno’nun paradoksu, bir hareketin sürekli bölünmesiyle zamanın durmuş gibi algılanabileceğini öne sürerken, Kün etkisi de sık ölçümlerle kuantum evriminin durdurulabileceğini gösterir.

Holografik İlkeden de biraz bahsedelim.Holografik ilke, evrenin tüm bilgisinin, uzay-zamanın bir sınır bölgesinde kodlanmış olabileceğini önerir. Bu durumda, evrenin kendisi, olasılıksal bir bilgi alanı olarak düşünülebilir.Çoklu Dünyalar Yorumu: Kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumuna göre, her kuantum olayı, farklı olasılıkların gerçekleştiği paralel evrenler yaratır. Bu, evrenin temelinde tüm olasılıkların bir arada bulunduğu bir "alan" fikrini destekler.Zaman ve Olasılık İlişkisi:Zamanın olasılıksal bir alan içinde nasıl yer aldığı, özellikle kuantum kozmolojisi ve felsefi yaklaşımlarda tartışılır. Bu, zamanın kuantum düzeyde manipüle edilebilir bir özellik olduğunu ve olasılıksal bir çerçevede yer aldığını ima eder.Zamanın Yönü: Entropi artışı (termodinamiğin ikinci yasası), zamanın yönünü belirler.Ancak kuantum düzeyde, bu yönün olasılıksal bir doğadan kaynaklanabileceği düşünülür. Örneğin, kuantum dolanıklık ve decoherence, zamanın akışını anlamak için önemli ipuçları sunar.Pratik ve Felsefi Sonuçlar,Pratik Uygulamalar: Kuantum alan teorisi, Standart Model gibi parçacık fiziği teorilerinin temelini oluşturur. Olasılıksal alanlar, parçacık etkileşimlerini ve evrenin temel kuvvetlerini (elektromanyetizma, güçlü ve zayıf nükleer kuvvetler) açıklamak için kullanılır.Zamanın ve tüm fiziksel gerçekliğin olasılıksal bir alanda bulunması, gerçekliğin doğası hakkında derin sorular doğurur.Zaman, evrenin temel bir özelliği midir, yoksa ortaya çıkan (emergent) bir olgu mudur? Olasılık alanı, evrenin tüm bilgisini içerir mi? Gözlemci, bu olasılıksal alanı nasıl etkiler?Sicim Teorisi: Sicim teorisi, evrenin temel yapı taşlarının bir boyutlu "sicimler" olduğunu ve tüm parçacıkların bu sicimlerin farklı titreşim modları olduğunu öne sürer. Bu teori, zaman ve uzayın da olasılıksal bir alanın parçası olabileceğini ima eder. Döngü Kuantum Kütleçekimi: Bu teori, uzay-zamanın kuantize edildiğini ve olasılıksal bir ağ yapısı (spin ağları) olarak tanımlanabileceğini önerir. Zaman, bu ağların dinamik evriminden ortayaçıkabilir. Holografik Evren: Holografik ilkeye göre, evrenin tüm bilgisi, iki boyutlu bir yüzeyde kodlanmıştır (Levh-i mahfuz) ve üç boyutlu gerçeklik, bu yüzeyin bir projeksiyonudur. Bu, olasılıksal bir "temel alan" fikrini destekler."Tüm şeylerin olasılık halinde bulunduğu temel alan", kuantum mekaniği ve kuantum alan teorisinin temel bir özelliği olarak düşünülebilir.Bu alan, kuantum alanlarının, dalga fonksiyonlarının ve olasılıksal dalgalanmaların birleşiminden oluşur. Zaman, bu bağlamda genellikle bir parametre olarak ele alınsa da, kuantum kütleçekimi ve kozmoloji gibi alanlarda olasılıksal bir doğaya sahip olabilir. Kuantum vakumu, süperpozisyon ve dolanıklık gibi kavramlar, evrenin temelinde her şeyin olasılıksal bir matris içinde var olduğunu gösterir.

Sorumuz, bu kuantum alanına ilk olarak kimin veya neyin müdahale ettiği, yani evrendeki ilk "ölçüm" veya "tesir" olayının ne olabileceği üzerine odaklanıyor. Bu, hem fiziksel hem de metafiziksel bir sorudur. Bilimsel Perspektif: İlk Tesir ve Evrenin Başlangıcı Evrenin başlangıcı, genellikle Büyük Patlama (Big Bang) ile ilişkilendirilir. Ancak kuantum alan teorisi ve kuantum kozmolojisi bağlamında, evrenin ilk anlarında kuantum alanlarının nasıl bir durumda olduğu ve ilk "ölçüm" veya "tesir" olayının nasıl gerçekleştiği açık bir soru olarak kalır. Kuantum Kozmolojisi ve Evrenin Dalga Fonksiyonu:Kuantum kozmolojisinde, evrenin kendisi bir dalga fonksiyonu ile tanımlanabilir (örneğin, Hartle-Hawking dalga fonksiyonu). Bu dalga fonksiyonu, evrenin tüm olası geometrilerini ve durumlarını içerir.Ancak bu dalga fonksiyonunun belirli bir duruma (örneğin, bizim gözlemlediğimiz evrene) çökmesi için bir "ölçüm" veya "tesir" gereklidir. Soru şu: Bu çöküşü ne tetikledi?Wheeler-DeWitt denklemi gibi yaklaşımlar, zamanın klasik bir parametre olarak bulunmadığı bir evren modeli önerir. Kuantum Dalgalanmaları:Büyük Patlama sonrası erken evrende, kuantum vakum dalgalanmaları önemli bir rol oynadı. Bu dalgalanmalar, evrendeki yapıların (galaksiler, yıldızlar) oluşumuna yol açtı.Ancak bu dalgalanmaların kendileri, bir "gözlemci" olmadan nasıl belirli bir duruma çöktü?Bu,kuantum kozmolojisinin çözülmemiş bir problemidir. Gözlemcinin Rolü,Kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumuna göre, bir sistemin dalga fonksiyonu, bir gözlemci tarafından ölçüldüğünde çöker. Ancak "gözlemci" kavramı, bilinçli bir varlık olmak zorunda mıdır, yoksa fiziksel bir etkileşim yeterli midir? Bu bağlamda, kuantum alanına "ilk tesiri" yapan şey şu olabilir. Fiziksel Etkileşim: Kuantum alan teorisinde, bir kuantum alanının başka bir sistemle etkileşime girmesi (örneğin, bir parçacığın başka bir parçacıkla çarpışması), bir tür "ölçüm" olarak kabul edilebilir. Erken evrende, kuantum alanları arasındaki etkileşimler, dalga fonksiyonlarının çökmesine neden olmuş olabilir. Çevresel Dekoherans: Dekoherans, bir kuantum sisteminin çevresiyle etkileşime girerek süperpozisyon durumunu kaybetmesi sürecidir. Evrenin erken dönemlerinde, kuantum alanlarının çevreleriyle (örneğin, diğer alanlar veya kozmik arka plan) etkileşime girmesi, belirli durumların ortaya çıkmasını sağlamış olabilir. Bu, bir "gözlemci" olmadan da gerçekleşebilir. Bilinçli Gözlemci: Bazı yorumlar (örneğin, von Neumann-Wigner yorumu), dalga fonksiyonunun çökmesi için bilinçli bir gözlemci gerektiğini öne sürer. Ancak evrenin başlangıcında bilinçli varlıkların olmaması, bu yorumu problemli hale getirir. Bu nedenle, çoğu fizikçi dekoheransı veya fiziksel etkileşimleri tercih eder. İlk Tesiri Yapan Kim veya Ne Olabilir?Sorunun cevabı, kuantum mekaniğinin hangi yorumuna veya hangi teorik çerçeveye bağlı olduğumuza göre değişir.Erken evrende, kuantum alanlarının kendi kendine etkileşime girmesi (örneğin, kuantum dalgalanmaları veya alanlar arasındaki etkileşimler), ilk "tesir" olarak düşünülebilir. Örneğin, kozmik enflasyon döneminde, inflaton alanı adı verilen bir kuantum alanının dalgalanmaları, evrenin genişlemesini ve yapı oluşumunu tetiklemiş olabilir.Bu durumda, "ilk tesir", herhangi bir dış gözlemciye ihtiyaç duymadan, evrenin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanır. Çoklu Dünyalar Yorumu:Kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumuna (Many Worlds Interpretation) göre, dalga fonksiyonu asla çökmez; bunun yerine, her olası sonuç farklı bir paralel evrende gerçekleşir. Bu durumda, "ilk tesir" diye bir şey yoktur; tüm olasılıklar aynı anda var olur ve evrenimiz, bu olasılıklardan sadece biridir. Döngü Kuantum Kütleçekimi: Bu teori, uzay-zamanın kuantize olduğunu ve spin ağları adı verilen bir yapıyla tanımlandığını önerir. İlk tesir, bu ağların dinamik evriminden kaynaklanabilir. Zamansız Bir Çerçeve: Eğer zaman, evrenin başlangıcında ortaya çıkan bir olguysa, "ilk tesir" kavramı anlamını yitirebilir ve evrenin tüm olasılıkları bir arada barındırdığı düşünülebilir. Pratik ve Deneysel Sınırlamalar:Şu anda, evrenin ilk anlarını doğrudan gözlemleyemiyoruz. Kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu, Büyük Patlama’dan yaklaşık 380.000 yıl sonrasına dair bilgiler sunar, ancak daha önceki kuantum durumları hakkında dolaylı kanıtlara sahibiz.Gelecekteki kuantum kütleçekimi deneyleri veya kozmik dalgalanmaların daha hassas ölçümleri, bu soruya ışık tutabilir. Kuantum alanına "ilk tesiri" yapanın ne olduğu, hem bilimsel hem de felsefi bir sorudur ve kesin bir cevap, mevcut fizik teorilerinin ötesinde yatıyor olabilir.

Tüm bu teknik detaylara baktığımızda bazı ekoller gözlemci etkisi olmadan,kendiliğinden gelişen bir çökme teorisini savlar,diğerleri ise mutlaka bilinçli bir gözlemcinin varlığının zorunluluğunu dile getirir.

Yazımın bu bölümünde duruma kendime has bir yöntemi kullanarak bakmak istiyorum.

Dehr alanına bakan ve ona akışında bulunduğumuz quantik pozisyonuna çökerten etki ve bu etkiyi yapanın işlerine kimse şahit tutulmamış,bunu ilgili ayetten anlıyoruz.Bu alanın içinde barındırdığı tüm olasılık parametrelerinden bir kısmının bazı şahsiyetlere gösterildiğini de son güncellemeden anlıyoruz.Firavuna,Hamana ve Musaya “ Ayetlerimizden bazılarını gösterdik”Bu şahsiyetler,anlatıldığı gibi bu alana kendi başlarına ulaşmayada çalışmışlar lakin bunun mümkün olmadığını Dr.a tezimizde işlemiştik.Bunun için Ya Kin maliğinin gelmesi ve o bilgiyi getirmesi;Ayrıca da Sultan gücün gerekliliği.İçinde bulunduğumuz quantik akışa, bu akışa kayıtlı olmayan Hızır ata Teğet zamanda;Oğuz ata ise Kiriş zamanda müdahil olabiliyor sadece.

Bu alana ruhsatsız giriş yok.O zaman alternatif bir quantum alanı oluşturalım.CERN’de uğraşalım, şu Tanrı parçacığını ele geçirelim ve bunu başarana kadar da insanlığı Oja çipleri ile oluşturduğumuz sanal aleme hapsedelim.Tüm çaba bu yönde.

CERN’e bakacağız şimdi farklı bir perspektiften.Dehr’e Kün diye nida ediliyor,ses yani dalgacık fonksiyonu ile.Bu Bilamlar da CERN’de atom altı parçacıkları çarpıştırıyor,parçacık fonksiyonunu baz alarak.CERN’de bunu LHC ( Large Hadron Collider ) büyük Hadron çarpıştırıcısını kullanarak yapmaya çalışıyorlar.Dehr’e Kün deniyor,acaba buraya ne denmiş olabilir?Çarpıştırıcıya,dense dense ÇARP denir,yani COLLİDE!Akabinde sistem Çarpışmış yani COLLİDATİONED haline gelir,yeni status oluşur.

Şimdi Latince olarak bu ifadelere kelime arkeolojisi uygulasak bir iz sürebilirmiyiz?Bakalım...

DEHR,EON du en yakın.KÜN Yani ol/oluş DECET...

DECET-EON: CEDE TONE! Çekil!Gürle! Gürlemek; bir tesirle yüksek volümde ses çıkarmak.(Gök gürültüsünden,Rad,meleklerin,maliklerin O’nu tesbihi)Çok anlamlı ve manidar bir sonuç bizce.Her gök gürültüsü Quantum ana alana yapılan mutlak tesirlerdir ki bunu bilen malikler O’nu tesbih ederler.Bildiğimiz dünya göğündeki yıldırımlar değil tabiki.Köklerdeki gürleme.

CE DE ET NO: EVET ve HAYIR...Muhteşem bir iz daha.Süper pozisyon.Hem EVET,Hem HAYIR...1/0 kodlama.Kime?Neye?Hangi duruma? Evet ve Hayır.İkincil bakana göre bir olasılık çökecek.

Bakalım CERN’deki Bilamların durumuna;

Dehr’e erişemiyorlar dedik.CERN’de uğraşıyorlar dedik.

COLLİDE-CERN = COLLİDATİONED

COLLİDATİONED-CERN:CERNO İLLUD ACTİO DEN!

O şeyi hareketle görüyorum bir kez daha!Kam babamızın eski çalışmalarından birinde bahsettiği, CERN’de izlenilen parçacığın çizdiği yörüngeye bakın lütfen.Neyi görüyorlarmış?Baktığınızda yaptığım tesbitin tutarlılığını göreceksiniz.( https://www.onaltiyildiz.com/?artikel,240/ )

Hareketle gördükleri Allah lafzı.Dehr’e Ol denileni olduran tecelliyi.

Yazıma Bakara-102.ayeti yine kendime ait yöntemle konuyla ilişkilendirip bitireceğim.

BAKARA-102:Tuttular Süleyman mülküne dair Şeytanların uydurup takib etdikleri şeylerin ardına düştüler, halbuki Süleyman küfretmedi ve lâkin o şeytanlar küfr ettiler, nasa sihir ta´lim ediyorlar ve Babilde Harut Marut iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı, halbuki o ikisi «biz ancak fitne için gönderildik sakın sihir yapmayı tecviz edib de kâfir olma» demedikce bir kimseye öğretmezlerdi, işte bunlardan kişi ile zevcesinin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allahın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilir değillerdi, kendilerine zarar verecek, menfaati olmayacak bir şey öğreniyorlardı, kasem olsun onu her kim satın alsa her halde onun Ahırette bir nasibi yok, bunu muhakkak bilmişlerdi amma canlarını sattıkları o şey ne çirkin bir şeydi onu bilselerdi.

SİHR: Etimolojik olarak Sözlükte “Bir şeyi olduğundan başka türlü göstermek, aldatmak, oyalamak; birinin ilgisini çekmek, gönlünü çelmek” mânalarında masdar olan sihr kelimesi “hile, aldatma; sebebi gizli kalan iş” anlamlarında isim olarak da kullanılmaktadır.

BABİL:EL BAB.Tanrı kapısı.Tanrılaştırılan güç sahibi maliklerin bizim boyuta girip çıktıkları boyut kapıları.

HARUT/MARUT:İki Malik

FİTNE:Arapça ftn kökünden gelen fitna(t) “1. ateşle yakma, 2. sınama, sınav manasına gelir.Yorumlarda hep ikincil manaya vurgu yapılmış ki bence hatalıdır.Birazdan değineceğim.

ZEVC: Arapça zwc kökünden gelen zawc “çift, çift olan şeyin teki manasına gelir.

Etimolojik anlamları ile beraber bu ayeti Quantum mekaniği ile irdeleyelim bakalım.Mülk-ü Süleyman,Süleymanın Krallığı demektir.Süleymana bu Quantum alanına tesir edebilme yetkisi verilmiş,bu yetkilerin sonuçlarını gördüğünde ise “Benden sonra kimseye bu yetkiyi verme” diye dua etmiştir,tahtında kendi ölü bedenini görünce.Bu tesir SİHR diye kodlanmış.Dini litaratürde sihrin niye yasaklandığı anlaşılmış oldu.Öyle el çabukluğu,göz boyama değil yani.Direkt kodlara,yazılıma müdahale.İşte burada Harut/Marut devrede.İnsanlara fitne olarak gelmişler.Bu Fitneyi ilk anlamında düşünürsek Quantum alana tesir etme kodlarının ima edildiği görülecektir.İlk anlamı,ateşle yakma idi.Ateş yani enerjinin ifadesi.Quntum alana enerji seviyelerini arttırma ya da azaltma yönünde tesir.Çift yarık deneyindeki gözlemci/tesirci etkisi.Bu tesir neymiş bakalım.ZEVC’lerin arasını ayırma.Dikkat buyurun lütfen,bunu sadece karı kocanın arasını açmak olarak ele alırsak durumu basitleştirmezmiyiz?İki malik bilgisi bu kadar düşük işlevde olabilirmi?Tabiki olamaz.Quantum olarak bakacağız dedik.Bu zevc ifadesi,bir birine dolanık,quantik çiftleri ifade ediyor.Bu alana tesirle, bu dolanık çiftlere müdahale etkisini anlamalıyız burada.

Harut/Marut isimlerine bakınca gördüğümü sizlerle paylaşmak istiyorum şimdi.

Ortak harfleri ayırıp baktığımızda,Arapça He ve Mim harfleri kalıyor elimizde.Bu harflerle kim,hangi maliklere işaret var?Anunnaki-Sümer kozmolojisine bakınca iki karakteri gördüm ve ilginci bu iki karakter çift,karı koca.

Anunnaki İlahları

He harfinin Ebced değeri 5,Mim harfininse 40’tır.40,Enki’nin;5,Ninhursag’ın sayısal değeridir.Bu verileri doğru kabul edersek,Harut/marut çiftinin Enki ve Ninhursag olduğunu savlayabiliriz.Kozmolojik mitlerde,Enki ve Ninhursag karı kocadır.Yer yüzü insanının yaratım ve evriminde etkili iki karakterdir.

Aşağıdaki minyatürü dikkatinize sunarak yazımı bitireceğim.

HARUT-MARUT

İslami anlatımda bu iki karakter Harut/Marut cezalandırılmış ve bir kuyuya hapsedilmişlerdir.Kuyu,Cave,Kehf.Minyatüre baktığımızda aynı Kehf ashabı gibi bunlarında özel bir frekansı olan Quantik bir alana alındığını düşünebiliriz.Kuyunun ağzından iki kişi bakıyor yani çift yarık deneyindeki gözlemciler gibi o alana bakıyorlar.Kim bunlar?quantum zeno etkisinden bahsetmiştik.Sık gözlem,tesir o quantik pozisyonu adeta donmuş halde tutar diye.Kuyuda baş aşağı,donmuş halde bekliyorlar.Bu iki figür bence Hızır ve Oğuz atadır.Selam olsun o kutlu kişilere.

Günümüz quantum teorisiyle sisteme bakınca nice bakış açıları ve düşünce sistematikleri gelişmektedir.Ben bu alana bakınca,tesir edince zihnimde bu sonuçlar oluştu.Sizlerde bakın bakalım ne sonuçlar çıkacak daha.Esenkalın.

Orkun AKAR

(E)Ecz.Alb.

Orkun Akar Yazdı!